BUĞDAYI KİM ÖĞÜTÜR?
Vaktiyle bir yel değirmeni ambarında bir un kurdu
yaşardı. Bir gün bu kurt, "Acaba buğdayı kim öğütüyor?"
diye bir soru sordu kendi kendine. Bunu duyan değirmen
taşı:
— Kim
olacak, ben, dedi.
Tahta dişli:
—
Hayır, ben, diye ona karşı çıktı. Değirmen taşı dostum,
üstün
de oturduğun dingili ben çevirmiyor muyum? Söylesene!
Bu
konuşmalara tanık olan değirmen kanatlarının sabrı
taşmıştı:
—
Kesin şu saçma tartışmaları! Sizleri çevirip döndüren
biz değil miyiz?
Bir
süre sonra rüzgâr, yel değirmeninin kapısını hızla açıp
içeri girdi. O anda değirmen kanatlan dönmeye başladı.
Onlarla birlikte tahta dişli ve değirmen taşı gevezeliği
bırakıp işe koyuldular. Rüzgâr, biraz da alayla:
Hah
şöyle! Şimdi anladınız mı unu kimin yaptığını, dedi.
Hepsi birden:
Anladık rüzgâr kardeş, dediler.
Birden gür bir ses:
— Ben
anlamadım, dedi. Hiçbiriniz yeryüzündeki tüm
rüzgârların, tüm ırmakların kimin hizmetinde olduğunu
bilmiyorsunuz. Bu değirmenleri kimin yaptığını daha
öğrenememişsiniz, diyerek değirmenci, çalıştırma kolunu
kapattı.
Değirmen durmuş, her şey susmuştu. Bir süre değirmenci,
gıcırdayan yerleri yağlayıp aralıklara doluşan tane
kırıntılarını temizledi. Sonra çalıştırma kolunu yeniden
açtı.
PERMYAK (PERMİYAK)
Yaşayan Dilimiz Türkçe
(hazırlayan: Bilge ATAY, Mete ATAY)