KAHRAMAN SUBAY
(26 Ağustos 1922 günü, Türk
ordusu, Afyon çevresindeki Yunan kuvvetlerine
saldırıya başladı. Süvari kolordumuz da düşman
kuvvetlerini arkadan çevirdi. Bu savaş, 9
Eylülde düşman kuvvetlerinin denize dökülmesiyle
sonuçlandı. Aşağıda, süvari kolordumuzun
komutanı Fahrettin Altay bu savaşla ilgili bir
anısını anlatmaktadır.)
Savaşın en şiddetli anı idi. İzmirli genç Teğmen
Yıldırım Kemal'i karşımda buluverdim. Kendisi
benim karargâh subaylarımdandı. Hastalandığı
için Konya Hastahanesine göndermiştik. Her zaman
arkadaşlarına neşe saçan, sevimli, kabına
sığmaz, vatansever bir subaydı. Karşımda
heyecanla selâm verdikten sonra konuşmaya
başladı:
—
Taarruzun başladığını hastahanede haber aldım.
Hemen çıktım, trene atla
yıp geldim. Emrinizdeyim, dedi.
Bu davranışını beğendim, sevindim:
—
Eski görevinize devam ediniz, dedim.
Yıldırım Kemal bir an durdu. Sonra gene o coşku
ve heyecan ile:
—
Ben bir Türk askeriyim paşam! Kanımın son
damlasına kadar vatanımı koru
mak isterim. Kılıcımı sallayarak İzmir'e en önde
girmek istiyorum. Beni en önde bir
alaya göndermenizi rica ediyorum, dedi.
Bu sevimli ve heyecanlı genci kırmak istemedim.
Onu ikinci tümenin ikinci alayına gönderdim.
Göreve başlamasından iki saat sonra şehit olduğu
haberini aldım. Vatansever subayımın arkasından
gözlerim dolu dolu oldu.
İzmir'e girdiğimiz zaman, Yıldırım Kemal'in
babası, subaylarımızdan oğlunu soruyormuş.
Arkadaşları anlattılar. Ne hazini...
Uşak'a yakın Küçükköy İstasyonu'na "Yıldırım
Kemal İstasyonu" adını verdik. Böylece,
vatansever ve kahraman subayımızın adını
yaşatarak, hem babasını teselli ettik hem de
biz teselli bulduk.
Fahrettin ALTAY