KÜÇÜK
KIZ VE MANTARLAR
İki küçük
kız, mantar dolu sepetleriyle evlerine dönüyorlardı.
Yollarının üzerinde bir demir yolu vardı. Onu geçmeleri
gerekiyordu.
Trenin çok
uzakta olduğunu düşünüp, rayları geçmek için kenardaki
tümseğe tırmandılar Birden, gelmekte olan trenin
gürültüsünü işittiler. Kızlardan büyük olanı geri kaçtı.
Küçük olanı ise rayları geçmek için ileri doğru koştu.
— Geri
dönme sakın! diye bağırdı ablası.
Ama tren
çok yaklaşmıştı. Gürültüsü de çok fazlalaşmıştı. Küçük
kız, ablasının ne dediğini doğru dürüst duyamamıştı.
"Geriye dön, koş." diyor sandı. Rayların üzerinde geri
dönüp koşmaya çalıştı. Bu sırada ayağı takıldı, sepeti
elinden fırladı. Mantarlar ortalığa saçıldı. Küçük kız,
mantarlarını teker teker toplayıp sepetine koymaya
başladı.
Tren iyice
yaklaşmıştı. Makinist küçük kızı görmüş, deli gibi
düdüğüne asılmıştı. Ablası:
— Bırak o
mantarları! diye bağırıyordu.
Ama küçük
kız, yine duyduklarını yanlış anladı. Mantarların iyice
toplanması gerektiğini sandı. Yere çöküp mantarları
toplamaya koyuldu.
Makinist,
ne yapsa lokomotifi durduramazdı artık. Var gücüyle bîr
daha düdüğe asıldı ve küçük kız son anda kendini rayların
dışına attı.
Ablası,
bir çığlık atıp ağlamaya başladı. Bu arada yolcular da
pencerelerden sarkmışlar, ne oldu diye bakıyorlardı.
Trendeki
görevli adam, en arka vagona koşup ne olduğuna baktı.
Tren geçip
gittiğinde, herkes, küçük kızın rayların yanında yatmakta
olduğunu gördü.
Tren biraz
uzaklaştıktan sonra, küçük kız, başını kaldırdı;
dizlerinin üzerinde doğruldu. Heyecanla ablasının yanına
koştu. Bundan böyle, demir yolundan geçmesi gerektiğinde
daha dikkatli olacağına dair ona söz verdi.
TOLSTOY
Erik Çekirdeği (Çeviren: Kezban AKÇALI)