HAVUZA DÜŞEN KUŞ
Urfa'da eski evler bir kaleyi andırır. Çevresi,
kesme taşla örülmüş, yüksek duvarlarla
kuşatılmıştır. Duvarlar içinde bir ya da iki
katlı evler bulunur. Zemin katında ve birinci
katta birer eyvan vardır. Bunlara, sağlı sollu
birer oda açılır. Evin sokağa bakan hiçbir
penceresi yoktur. Eyvan ve odalar, taşla döşenmiş
geniş bir avluya bakar. Evin dış dünya ite
bağlantısını kuran sadece avlu kapısıdır. Bu da
çoğu zaman demirden yapılmış olur. Avlunun
ortasında, yerden yarım metre yüksekliğinde, kare
ya da daire biçimli bir havuz bulunur. Suyu hiç
kesilmez.
Avlunun bir köşesinde bir asma. bir köşesinde de
bir nar ağacı vardır. Çocukluğumda bu evlerden
birinde yaşıyordum. Altı yaşında idim. Kâğıttan
yaptığım kayıkları, havuzun akan sularına
bırakarak eğleniyordum. Bir ara. havuz başına bir
serçe kondu. Minik gagasıyla havuzdan su içmeye
başladı. Şeytan beni dürtükledi. Nar ağacının
dibinde bulduğum bir çakıl taşını kuşa doğru
fırlattım. Parlatmamla, kuşun suya düşmesi bir
oldu. Zavallı serçecik suya doymadan ölüvermişti.
Ağlamaya başladım.
Bütün yaşamım boyunca kuş, kedi gibi küçük
hayvanlara sevgi gösterdim. Bu sevgide, başımdan
geçen bu acıklı olayın payı büyüktür.
S. Kemal YETKİN
Çocukluk Yılları