UZAYLI KUŞ
Cumartesi günüydü. Çocuklar arsada top oynuyorlardı.
Bir çığlık duydular:
—
Gökten bir kuş düştü! Gökten bir kuş düştü!
Bir
uçan daire düştü deseydi ancak bu kadar ilgi
uyandırırdı. Hemen çevreye dağıldılar. İki katlı bir
evin önünde, kalın bir ağacın dibinde kuşu buldular.
Beyaz bir martı kuşuydu. Yerden atılan bir sapan
taşıyla kanadının biri kırılmıştı. Kuş çocukları
görünce ayaklarını altına alıp büzüldü. Ne var ki
kırık kanadını toparlayamadı. O kanat yelpaze gibi
açıkta kaldı.
Çocuklar dağılıp gitmeye, yaralı kuşu kendi hâlinde
bırakmaya pek niyetli görünmüyorlardı.
Sonunda çocuklar, tartışa tartışa şu karara vardılar:
"Bu yaralı bir kuş. Onu sağaltmak, yaşama döndürmek
görevi bize düşer." Kuşa hemen bir kafes buldular.
Koştura koştura yakındaki veterinere götürdüler.
Veteriner kırık kanadı küçük çıtalar arasına alarak
sardı.
—
Kanadı kırık bir kuşu ilk kez tedavi ediyorum.
İnşallah iyileşir, dedi.
Martının kanadı kırılmıştı ya nerede barınacak? Bu
sorunu da kur'a çekerek çözümlediler. Kur'a Mert
adındaki çocuğa çıktı. Bir hafta kadar Mertlerin
evinde kaldı martı. Öbür çocuklar hemen her gün et ve
balık götürdüler. Martıcık önüne konulan kuzu ve dana
etlerini isteksiz gagalarken küçük balıkları lüp lüp
yuttu.
Veteriner martıyı son bir kez daha muayene etti.
—
Hemen salabilirsiniz, dedi. Kırık kanadı öbüründen
daha sağlam olmuş.
Martıyı kalabalık bir törenle serbest bıraktılar.
Kafesin kapısını veteriner açtı. Pırr diye uçuverecek
sandılar. Kuş Öyle yapmadı. Yürüyerek dışarı çıktı.
Seke seke beş on adım yürüdü. Sonra ayaklan yerden
kesildi. Göğe yükseldi.
Sündüz SARIDAL
Uzaylı Kuş (Kısaltılmıştır.)