BİLENLERE ELMA VAR
Bir bir
imiş, bir imiş, Sayılar birden türemiş. Saymalar sonsuza
gidermiş. Saymanın sonuna varmak istese kişi, buna yaşamı
yetmezmiş.
Bir çift
çarık arkadaş, yola koyulmuş bir gün. İçleri boş değilmiş,
İki ayak taşıyormuş o bir çift çarık.
Nereye
mi gidiyormuş çarıklar?
Onlar
bunu bilemezmiş. Bilse bile ayaklar bilebilirmiş. Nasıl
bilebilsin ayaklar? Onların üstünde dikiliymiş bacaklar
hem de gövde. O dediklerimizin de elinden gelecek bir şey
yokmuş. Bilgi, buyruk verendeymiş,
Buyruğu
veren kim?
Belli ki
buyruğu baş verir. Yürümesini istiyorsa, ayaklar yürür.
Baş, buyruk vermiş. Gidilmiş de gidilmiş! Az gidilmemiş
yani, uz gidilmiş. Derin derin dereler, yığın yığın
tepeler geride bırakılmış. Malatya kentinin kıyıağına
gelinmiş. Malatya'da yetişirmiş en tatlı miş miş.
Çarıkları giyinmiş adamın adı neymiş? İşte burası
bilinmiyor. Bilen öğretebilir ancak. Bilmeyenin elinden ne
gelir? Ey bu masalın okuyucusu can! Masalcı dede bağış
ister bilmezliğine...
Gökten
elmalar düştü. Kimlere versek peki?
Masalcı
dede der ki:
—
Bilenleri severim. Bunu bilenler gelsin, Masalı
çözümlesin. Bol bol da elma yesin.
Abbas
CILGA
Doğan
Kardeş (Kısaltılmıştır.)