SÜTÇÜ OSMAN
Ders zili
çaldı.
Hepimiz sessizce yerlerimize oturduk. Öğretmen
sınıfa girdi.
Şunları söyledi:
—
Ödevlerinizi
inceledim.Verdiğim
ödevleri
en iyi Yusuf yamış. En zor matematik problemlerini doğru olarak
çözmüş. Aferin
sana Yusuf! Ayağa kalk bakalım.
Arka sıraların birinden, zayıf
ve uzunca boylu bir
çocuk ayağa
kalktı. Oldukça
heyecanlıydı.
Öğretmen:
—
Yalnız bir
şey
öğrenmek isterim Yusuf, dedi. Bu problemli
çözerken sana yardım eden oldu mu?
—
Ne gibi efendim?
—
Baban, ağabeyin veya annenden yardım
gördün
mü?
—
Hayır efendim, ağabeyim
yok. Annemle babam da böyle
problemleri
çözemezler.
—
Baban ne iş yapar
çocuğum?
—
Sütçüdür efendim. Onu herkes, "Sütçü
Osman" olarak tanır.
Yusuf'un sözleri, sınıfta bazı
alaycı
çocukların gülüşmeleri ile
kesildi.
Öğretmen derhal kaşlarını
çatarak:
—
Ne oluyor? diye sordu. Niçin gülüyorsunuz? Sütçülük
de değerli bir iştir.
Hastalara,
çocuklara vaktinde süt yetiştirmek
kadar
önemli iş
var mıdır?
Sütçü
Osman, oğlu Yusuf'la; Yusuf da babasıyla
övünebilir, dedi.
Muhiddin NALBANTOĞLU
Altın Dere
(Kısaltılarak düzenlenmiştir.)
|