EV
FARESİ İLE TARLA FARESİ
Ev
faresi bir gün kıra çıkmış. Güneş ışıl ışılmış ve her yer
yemyeşilmiş. Şarkı söyleyerek gezmeye başlamış. Birden
karşısına tarla faresi çıkmış. Ev faresine:
— Fare
kardeş, ne işin var buralarda? Yolunu mu kaybettin, demiş.
Ev
faresi:
— Yolumu
kaybetmedim. Kırları görmek istedim, demiş.
Tarla
faresi:
— Haydi
yuvama gidelim. Benim konuğum ol, demiş.
Birlikte yuvaya gitmişler. Tarla faresi sofrayı kurmuş. Ot
ve
buğday getirmiş ve yemişler. Ev faresinin aklına evde
yedikleri gelmiş. Tarla faresine:
— Benim
yaşadığım evde çeşit çeşit yiyecekler var. Gidelim orada
beraber oturalım. Kardeşçe yaşayalım, demiş.
Tarla
faresi, bu öneriyi kabul etmiş. Şehre gitmişler. Eve
vardıklarında ev faresi hemen sofrayı kurmuş. Sebzeler,
meyveler, peynirler, bal ve başka pek çok yiyecek
getirmiş.
Tarla
faresi şaşkın şaşkın:
—
Dünyada ne kadar güzel yiyecekler varmış. Bu yiyecekleri
daha önce hiç görmemiştim, demiş.
Yemeğe
başlamışlar. Birden kapı açılmış. Odaya bir adam girmiş.
Hemen kaçmışlar. Adam gidince yeniden çıkmışlar. Tam
yemeğe başlayacakken kapı yine açılmış. İçeri bir kadın
girmiş. Fareler yine kaçmış. Kadın gitmiş. Yine ortaya
çıkmışlar. Bu böyle sürüp gidince tarla faresi, ev
faresine:
—
Dostum, ben burada yaşayamam. Sen güzel şeyler yiyorsun
ama hep korku içindesin. Korku içinde bal, badem
yemektense tarlada özgürce yaşayıp ot yemeyi tercih
ederim. Ben tarlaya geri dönüyorum, demiş ve gitmiş.
Ezop
Dünden Bugüne Ezop