TAŞITLARIN
KISKANÇLIĞI
Bu olay
büyük bir kentte geçti. O kentin deniz kıyısına yakın bir garı
vardı. Deniz kıyısında da vapur iskelesi bulunuyordu.
Garla iskele
arasındaki durakta, her türlü taşıt vardı. Bir gün duraktaki
otobüslerden bir!, otomobile şöyle dedi:
— Şu
trenlerin işi ne kadar kolay. Hep aynı yoldan gidip
geliyorlar.
Otomobil:
— Çok doğru,
trenler şanslı taşıtlar. Benim ne zaman nereye gideceğim hiç
belli olmaz, dedi.
Tren söze
karıştı:
— Düzenli
yaşamaktan bıktım. Şu raylardan ayrılıp uzak ovaları görmek
isterdim, dedi.
Otobüs:
— En şanslı
taşıtlar, vapurlar...
Kamyon:
— Doğru,
deniz yumuşacık bir şey. Oysa bizim altımızda sert yer var.
İskeledeki
vapur, şu yanıtı verdi:
— Suyun
üstünde durmaktan usandım. Ben de sizin gibi karada yürümek
isterdim, dedi.
Tren:
— En iyisi
uçak olmakmış. Ne şanslı bir taşıt! Alabildiğine özgür.
Uçak
yukarıdan şöyle seslendi:
— Çok
yanılıyorsunuz. Bütün hayatım boyunca herşeyi yukardan, kuş
bakışı görüyorum. Ah, bir otobüs,ya da kamyon olsaydım...
Anlaşılan
uçak, hem kara hem de deniz taşıtlarını kıskanıyordu. Taşıtlar
içinde birbirlerini kıskanmayan yoktu.
Aziz NESİN
Metinlerle
Türkçe
(Kısaltılmıştır.)
|