PİSİPİSİ
Soğuk bir kış akşamıydı.
Sabahtan beri şiddetle yağan yağmur, hafiflemeye
başlamıştı. Su birikintilerinden atlayarak eve gidiyordum.
Bahçe kapısını araladım. O da ne? Küçücük bir kedi yavrusu
ağacın dibine sığınmış, miyavlıyordu.
Kedinin tüyleri birbirine
yapışmış, ıslak ve kirliydi. Biraz ısınır ve karnı doyar
diye alıp eve götürdüm.
Ablamla beraber kediciği
yıkadık ve karnını doyurduk.
Oldukça rahatlayan minik
kedi, sobanın yanına kıvrıldı ve uykuya daldı.
Sabah miyavlama sesleri ile
uyandım. Kedicik acıkmıştı. Kabına biraz süt koydum ve
ekmek doğradım. Kedicik yalanarak kendini iyice
temizledikten sonra süt içmeye başladı. Annemin onu
hayranlıkla izlediğini görünce çok sevindim. Annem de ona
alışıyordu.
Öğleden sonra, babamla
kediciği veterinere götürdük. Gerekli aşılarını yaptırdık.
Kedi bakımı ile ilgili bir de kitap alarak eve döndük.
Kedi artık ailemizin bir üyesi olmuştu.
Aradan uzun bir süre geçti,
henüz kedimin bir adı yok. Onu bir adla çağırmaktansa ona
"pisipisi" demeyi tercih ediyorum. Çünkü o, bundan
hoşlanıyor.
Bengi
Kaya
Genç Toros Dergisi