Nüfus
Sınırları belirli bir alanda
yaşayan insan sayısına nüfus denir. Ülkemizde belirli
aralıklarla genel nüfus sayımı yapılır. Nüfus sayımları,
yalnızca ülkede yaşayan insan sayısını öğrenmek için yapılmaz.
Bu sayımlarla insanlarımızın yaş grupları, sosyal ve ekonomik
durumları da öğrenilir. Okuma yazma bilenlerin, kadın ve
erkeklerin, çalışanların ve işsizlerin sayıları bu sayımlarla
saptanır. Nüfus sayımları,
Devlet İstatistik Enstitüsü (DİE)
tarafından beşer yıllık ara ile yapılır.
Türkiye’de ilk genel nüfus
sayımı 1927, ikincisi ise 1935 yılında gerçekleştirilmiştir.
1935 yılından itibaren, her beş yılda bir düzenli olarak genel
nüfus sayımı yapılmıştır. 1990 yılından sonraki sayımların on
yılda bir yapılması kararlaştırılmıştır. Ancak, ülkemizin
gereksinimleri düşünülerek 30 Kasım 1997 tarihinde genel bir
nüfus sayımı yapılmıştır. Son nüfus sayımı ise 22 Ekim 2000
tarihinde gerçekleştirilmiştir.
1927 yılında yapılan ilk nüfus
sayımında nüfusumuz 13,6 milyondu. 2000 yılında yapılan nüfus
sayımı sonucunda nüfusumuzun 67 803 927 milyon olduğu
anlaşılmıştır. Bu rakamlar, yurdumuzda nüfusun hızla arttığını
göstermektedir. Hızlı nüfus artışının nedenleri arasında
Cumhuriyet Döneminde savaşların olmaması ve izlenen sağlık
politikaları vardır. Sağlık alanındaki yaygın çalışmalarla
bulaşıcı hastalıklar önlenmiş, ölüm oranı düşmüş, ortalama
yaşam süresi uzamıştır. Yurt dışından göç edenler de nüfusun
artmasına neden olmuştur.
Hızlı nüfus artışı sonucu
çeşitli sorunlar ortaya çıkmaktadır. Bunların başında tarım
alanlarının büyüyen nüfusun gereksinimlerini karşılayamaması
gelmektedir. Bu durum, işsizlik ve geçim sıkıntısı
yaratmaktadır. Kırsal bölgelerde yaşayan halkımız, sanayinin
geliştiği merkezlere göç etmektedir. Bu göçlerin kentler
üzerinde olumsuz etkileri olmaktadır. Kentlerimiz plansız ve
gelişigüzel bir şekilde büyümektedir. Plansız ve çarpık
kentleşme yurttaşlarımızın eğitim, sağlık, barınma ve ulaşım
gibi alanlarda kaliteli hizmet almasını zorlaştırmaktadır.
Yurdumuzda kıyı kesimleri,
tarıma elverişli alanlar, sanayinin geliştiği bölgeler nüfusun
yoğun olduğu yerlerdir. Ekime ve dikime elverişli olmayan
dağlık yerlerle iç kesimlerde nüfus azdır.
Yerleşme
İnsanlar, yerleşmeye uygun
buldukları yerlerde birlikte yaşarlar. İnsanların toplu
yaşadıkları bu merkezlere yerleşme denir. Yurdumuzda
yerleşmeler, kır ve şehir yerleşmeleri olmak üzere ikiye
ayrılmaktadır. Kır yerleşmelerinin en önemlisi köydür. Köylere
bağlı olan köy altı yerleşim birimleri de vardır. Mezra,
yayla, ağıl, oba, çiftlik bunlardan bazılarıdır. Buralarda
genellikle geçici olarak yerleşilir, tarım ve hayvancılık
yapılır.
Köyde yaşayanların geçim
kaynaklarını genellikle tarım oluşturur. Tarımla ilgili
etkinlikler köyün bulunduğu yerin coğrafî özelliklerine göre
farklılıklar gösterebilir. Örneğin; ormanlık yerlerde
yaşayanlar ormancılıkla, deniz kıyılarında yaşayanlar da
genellikle balıkçılıkla uğraşırlar.
Kentler, nüfusun yoğun olduğu
yerleşmelerdir. Kentlerde çok çeşitli ekonomik etkinlikler
yürütülür. Çeşitli devlet daireleri, bankalar, oteller,
lokantalar, eğlence yerleri vardır. Şehirlerde yaşayanların
çoğu geçimini ticaret, sanayi, ulaşım ve turizm
alanlarından sağlar.
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
Ana Sayfa |
|