www.dersdestek.com

Canlılar Dünyasını Gezelim-Tanıyalım> Çevremizdeki Varlıkları Tanıyalım

ÇEVRE KİRLİLİĞİ

1. Sanayi Yapılaşmasında Çevresel Önlemleri Önceden Alalım

Sanayileşme plânlı bir biçimde yapılmalıdır. Sanayi tesislerinin bir bölgede toplanması önlenmelidir. Bu tesislerin doğanın dengesini ve yapısını bozmayacak biçimde çalışmalarına özen gösterilmelidir.

Her yere sanayi tesisi kurmak amaç olmamalı, uygun olan yere gerektiği kadar sanayi tesisi kurup verimli işletebilmenin plânlaması yapılmalıdır.

Bu plânlama için Çevresel Etki Değerlendirme (ÇED) raporu hazırlanmalıdır. Bir sanayi tesisi kurulurken çevreye yapacağı zararları en aza indirecek önlemler alınmalıdır.

Verimli tarım arazilerine, yerleşim alanları içerisine ve yakın çevrelerine sanayi tesisi kurulması önlenmelidir.

 

2. Türlerin Yaşadıkları Ortam İçinde Devamlılıklarını Sağlayalım

Her ekosistemin kendine özgü özellikleri vardır. Örneğin çöl, orman, bataklık ekosistemleri karşılaştırılırsa, ögelerinin farklı olduğu açıkça görülür. Her canlı, bulunduğu ekosistemin koşullarına uyum içinde yaşamını sürdürür.

 Ekosistem bozulur ya da değişirse, canlıların yaşaması zorlaşır ya da sona erer. Örneğin doğal çevresi köy olan bir kişi büyük kente göç ettiğinde, yeni karşılaştığı çevreye uyum sağlaması kolay olmaz. Hamsiyi, balinayı tatlı sularda yaşatma ve üretme olanağı yoktur.

Doğal ortamdaki bülbülü yakalayıp kafeste yaşatmak da olanaksızdır. Nemi seven bitki çölde, çam ağacı bataklıkta yaşayabilir mi?

Bir canlı varlığın doğal çevresinden farklı bir çevrede yaşamasını istemek, yaşadığı doğal çevreyi bozmak, yaban hayvanını yakalayıp yapay barınaklarda yaşatmaya çalışmak çok hatalı davranıştır.

Böyle davranışlar birçok canlı türünün yok olmasına neden olur. Her türün yaşadığı doğal çevreyi korumak, o doğal çevrede yaşamlarını sürdürmelerine özen göstermek hepimizin görevidir. Canlıların da önemli zenginlik kaynaklarımız olduğu unutulmamalıdır.

4. Yok Etmeden Ağaç Dikelim

Yeryüzündeki ormanların çoğunluğu; bilinçsizce yapılan kesimler, dikkatsizlik sonucu çıkan yangınlar, plânsız kentleşme ve sanayileşme gibi nedenlerle yok olmuştur.

Bu yok oluş; yağışların düzensiz oluşunda, toprağın erozyonla yok olmasında, havanın kirlenmesinde çok önemli etkendir.

Yaşam için ağaçların yararları saymakla bitirilemez. Kullandığımız birçok araç ve gerecin ham maddesi, yediğimiz çoğu besinin üreticisi, birçok canlının barınağı ağaçlardır.

Bu denli çok yararı olan ağaçların yok olmasını önlemek, hangi çeşitten olursa olsun boş olan, kullanılmayan meraları fidan dikip ağaçlandırmak ve korumak hepimizin insanlık görevidir.

Dünyadaki her insan her yıl bir fidan dikse, yeryüzünde ortalama kaç tane ağaç oluşacağını hiç düşündünüz mü?

 

5. Suları ve Su Kaynaklarını Kirletmeyelim

Yaşamın temel maddesi olan kullanılabilir su miktarı yeryüzünde çok gibi düşünülse de aslında sınırlıdır. Çünkü ekosistemlerdeki bozulmalar nedeniyle gün geçtikçe su kaynakları azalmakta, mevcut olanlar da kirlenmektedir.

Halbuki her geçen gün insan nüfusu arttığı için suya olan gereksinim de artmaktadır. Suya olan gereksinimi karşılayabilmenin tek yolu su kaynaklarını iyi korumaktır. Bunun için öncelikle suları kirletici etkenlerin neler olduğunu bilmek gerekir.

Suları kirletici etkenlerin başında lâğım suları ve sanayi atık suları gelir. Petrol atıkları ve sızıntıları, nükleer atıklar, çevreye bırakılan çöpler, gemilerden denizlere bırakılan atıklar da suları kirleten önemli etkenlerdir.

Tarımda kullanılan gübre ve ilâçlar da yağmur sularıyla su kaynaklarına ulaşıp kirliliğe neden olmaktadır.

 

6. Kullandığımız Her şeyde Tutumlu Olalım

Doğal kaynakları tükenmeyecekmiş gibi düşünerek kullanmak, bir süre sonra yaşam koşullarımızın bozulması anlamına gelir. Bunu engellemek için her şeyi tüketirken tutumlu davranmalıyız.

Örneğin büyük emeklerle üretilen sanayi ürünlerini hor kullanmamalıyız. Bu konuda başka ne gibi önlemler alınabileceğini de siz araştırınız.

Tutumlu olmak yaşam boyunca yaşamın vazgeçilmez enerji kaynaklarını en iyi biçimde, gerekli yerlerde ve gerektiği kadar tüketmeye özen göstermektir.

Ülkemizde üretilen her ürünün kaliteli olmasına dikkat edilir ve israfa kaçılmadan tüketilmesi sağlanırsa, bunları başka ülkelere ihraç etme olanağı doğar. Böylece döviz girdisi artar ve ülkemiz zenginleşir.